Mevlana’nın Gül Bahçesinden Bir Demet Gül
Yazan ve derleyen:
Prof. Dr. Erkan Türkmen
T.C KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ /KONYA
2012
Mesnevinin ilk On Sekiz Beyti
بشنو اين نى چون شكا يت مى كند
از جدا ئها حكايت مى كند
1- Dinle bu Neyden ki şikâyet ediyor
Ayrılıklardan bahsediyor.
كز نيستان تا مرا ببر يده اند
در نفير م مرد و زن نا ليده اند
2- Beni kamışlıktan kopardıklarından bu yana
Feryadımdan kadın, erkek herkes ağlıyor.
سينه خواهم شرحه شرحه از فرا ق
تا بگويم شرح درد اشتيا ق
3- Ayrılıktan göğsü delik deşik olanı isterim
Ki ona hasretten doğan dertlerimi anlatayım.
هركسى كه كو دور ماند از اصل خويش
باز جويد روزگار وصل خويش
4- Kimki aslından uzak düşer ise
Ona tekrar ulaşma fırsatını kollar.
من بهر جميعتى نالان شدم
جفت بد حالان و خوش حالان شد م
5- Ben her toplumda ağlar, inler oldum
Mutlu olanların, olamayanların dostu
oldum.
هر كسى از ظن خود شد يار من
از درون من نجست اسرار من
6- Herkes kendi zannınca dostum oldu
İçimdeki sırrımı hiç kimse aramaz oldu.
سر من از ناله من دور نيست
ليك چشم و گوش را ﺁن نور نيست
7- Feryadım inleyişlerimden gizli değil
Fakat ne gözde, ne de kulakta o nur mevcut değil.
تن ز جان و جان ز تن مستور نيست
ليك كس را ديد جان دستور نيست
8- Ruh bedenden ve beden ruhtan gizli değil
Fakat kimse o canı görmeye kadir değil.
ﺁ تش است اين بانگ نى و نيست باد
هر كه اين ﺁ تش ندارد نيست باد
9- Neyin sesi ateştir; sadece rüzgar değil
Bu ateşe sahip olmayan ölse de kaygı değil.
ﺁ تش عشقست كاندر نى ا فتا د
جو شش عشقست كاند ر مى افتا د
10- Neye düşen aşk ateşidir, nefes değil
Şaraptaki coşku da aşktandır kendisinden
değil.
نى حريف هر كه ا ز يارى بر يد
پردها ش پردهاى ما دريد
11- Ney, dostundan uzak kalmışın yoldaşıdır
Onun perdeleri bizim perdelerimizi de yırtmıştır.
همچو نى زهرى و ترياقى كى ديد
همچو نى دمساز و مشتا قى كى ديد
12- Ney gibi hem zehir hem de panzehir az bulunur
Ney gibi sırdaş ve özlem duyan az bulunur.
نى حديث راه پر خون مى كند
قصهاى عشق مجنون مى
13- Ney kanlı yollardan bahsediyor
Leyla ve Mecnun’un öykülerini anlatıyor.
محرم اين هوش جز بيهو ش نيست
مر زبانرا مشترى جز گو ش نيست
14- Bu sırların sırdaşı ancak kendinden geçmiş kişidir
Dile gereken ise onu anlayan kulak sahibi kişidir.
در غم ما روز ها بيگاه شد
روزها با سوزها همرا ه شد
15- Gam ve hüzün içinde geçip gitmekte günlerimiz
Gamlarla yoldaş olup akıp gitmekte günlerimiz.
روزها گر رفت گو با ك نيست
تو بمان اى ﺁنكه چون تو پا ك نيست
16- Günler geçip gidiyorsa, korkma, de ki “Gidin”
Fakat ey dostum sen kal zira sensin tertemiz.
هر كه جز ماهى ز ﺁ بش سير شد
هر كه بى روز يست روزش دير شد
17- Balıktan başka her şey suya kanar
Rızksız olanın günü uzar, geçmez.
در نيابد حال پخته هيچ خا
پس سخن كوتاه بايد و سلا م
18- Ham olan kimse olgunun halinden ne anlar?
Öyleyse sözü kısa kesmek gerek, vesselam.
- Tanrı ile olmayan kimse hep yalnızdır:
گر با همه ای چو بی منی بی همه ای
ور بی همه ای چو با منی با همه ای
Eğer Benimleysen ve hiç kimseyle değilsen herkeslesin.
(Divandan alınan bu beyit Mesnevide tekrar M I/ 16419 serlevhasında yer almıştır)
- Ey oğul! Hür ol, maddenin esiri olma:
بند بگسل باش آزاد ای پسر
چند باشی بند سیم و بند زر
گر بریزی بحر را در کوزه ای
چند گنجد قسمت یک روزه ای
Ey oğul bağları çöz ki hür olasın
Ne zamana dek altın ve gümüşün esiri kalacaksın?
Denizi bir kovaya boşaltmaya çalışsan,
Kovaya, ancak bir günlük ihtiyacını alırsın.
(M I /19-20)
3-Ruhsal duygular seni yüceltir:
حس دنیا نرد بان این جهان
حس دینی نردبان آسمان
صحت این حس بجوید از طبیب
صحت آن حس بخواهید از حبیب
Dünyalık hisler bu âlemin merdivenidir
Dini hisler göklere çıkan merdivendir
Dünyalık sıhhatini doktorlardan bul
Öteki âlemin sıhhatini erenlerden bul.
(M I / 303–304)
4- Dünya uyanıklığı aldatıcıdır:
هر که بیدار است او در خواب تر
هست بیداریش از خوابش بتر
چون بحق بیدار نبود جان ما
هست بیداری چو در بندان ما
Uyanık görünen kişi aslında derin uykudadır,
Uyanıklığı, uykusundan daha beterdir,
Varlığımız Tanrı ile uyanık değilse
Uyanıklığımız, hapishanedeki uyanıklık gibidir.
(M I / 409-410)
5. Aşırı madde sevgisi insanı batırır:
آب د ر کشتی هلاک کشتی است
آب اندر زیر کشتی پشتیی است
باد درویشی چو در باطن بود
بر سر آب جهان ساکن بود
Su, gemiye girince gemi batar
Su, altına verilince gemi yüzer.
Dervişlik hevesi insanın içinde olunca
Başı suyun üzerinde yüzer.
(M I / 985)
6-İnsanın içi Tanrı nuruyla beslenir:
این برون از آ فتاب و از سها
و اندرون از عکس انوار علی
پس نهانیها بضد پیدا شود
چونکه حق را نیست ضد پنهان شود
Dışımız güneşle, Süha yıldızıyla aydınlanır
İçimiz ise ilahi nur ile aydınlanır
Sonuçta gizlilikler, zıtlıklarıyla belirlenir
Tanrı’nın zıttı olmadığından, O hep gizlidir.
(MI / 1125-1131)
7- Renkli gözlüğünü çıkar:
پیش چشمت داشتی شیشی کبود
ز ان سبسب عالم کبودت می نمود
گر نه کوری این کبودی دان ز خویش
خویش را بد گو مگو کس را تو بیش
Gözüne mavi camı takmışsın
O yüzden, her şeyi mas mavi görmektesin
Kör değil isen bu maviliği kendinden bil
Kendini kötüle, başkalarını kötü görmeyesin.
(MI / 1329-1330)
8-Başkalarına kötülük yapan kimse aslında kendine zarar verir:
ای که تو از ظلم چاهی میکنی
از برای خویش دامی میکونی
گرد خود چون کرم پیله بر متن
بهر خود چه میکنی اندازه کن
Sen! Başkalar için zulüm kuyusunu kazan kimse
Aslında sen kendine tuzak hazırlamaktasın
Kendi etrafında ipek böceği gibi sarmallar sarmaktasın
Düşün bir kez, kendine neler yapmaktasın?
(MI / 1311-1312)
9-Tanrı düşüncesi boyutsal alemin dışındadır:
زیر و بالا پیش و پس وصف تن است
بی جهت آن ذات جان روشن است
بر گشا از نور پاک شه نظر
تا نه پنداری تو چون کوته نظر
Yukarı, aşağı, ön ve arka bedenin niteliklerindendir
Ruh ise belli ki bu niteliklerin dışındadır
O tertemiz Şahın nuruyla gözlerini aç
Ki dar görüşlüğün yok olsun ve gerçekleri göresin.
(MI / 2008-2009)
10-Bazıları öteki alemi algılayamaz:
ای که اندر چشمه شورست جات
تو چه دانی شط و جیحون و فرات
ای که تو نا رسته از این فانی رباط
تو چه دانی محو و سکر و انبساط
Ey bulanık sularda yuva edinmiş kimse
Sen Dicle, Ceyhun ve Fırat’ın tadından ne anlarsın?
Ey bu fani dünyanın tuzaklarından kurtulamayan kişi
Sen mahv, sakr ve inbisattan ne anlarsın?
Not: mahv = maddi bedenden yok olup manada var olmak; sakr = manevi sarhoşluk; inbisat = manevi ferahlık. (MI / 2725–2726)
11- Öze gel:
بت پرستی چون بمانی در صور
صورتش بگزار و در معنی نگر
مرد حجی همره حاجی طلب
خواه هندو خواه ترک و یا عرب
منگر اندر نقش و اندر رنگ او
بنگر اندر عزم و در آهنگ او
گر سیاه است او هم آهنگ توست
تو سپیدش خوان که هم رنگ توست
Şekillerde kalırsan putperest olursun
Şekilleri bırak manaya göz at
Hacca giden hacıyla dost olursun
Hindu, Türk ya ki Arap kim olursa olsun
Onun rengine ve şekline bakmayasın
Onun iradesine ve uyumuna bakasın
Siyahî de olsa o sana uymuştur
Sen onu beyaz olarak gör çünkü o sana uymuştur.
(MI / 2893-2894-2895- 2896)
12-Bir diken (maddeci insan) için bu dünya yeterlidir:
خار بی معنی خزان خواهد خزان
تا زند پهلو ی خود با گلستان
پس خزان اورا بهارست و حیات
یک نماید سنگ و یاقوت ذکات
Maneviyatı olmayan diken son baharı ister
Ve bahçe kenarında bir yeri olsun ister
Bir diken için sonbahar, bahardır, hayattır
Onun gözünde yakut da, taş da hep aynıdır.
13- Kamil insanın gıdası Tanrı’nın nurudur:
قوت اصلی بشر نور خداست
قوت حیوانی مر و را نا سزه است
لیک از علت درین افتاد دل
که خورد او روز شب زین آب و گل
آن غذای خاصگان دولتست
خوردن آن بی گلو و آلتست
İnsanın gerçek gıdası Tanrı’nın nurudur
Onu hayvansal gıdalarla beslemek doğrumudur?
Ne var ki hastalığından dolayı buna gönül vermiştir
Ve gece gündüz bu topraktan olanları yemektedir
Seçkin kişilerin gıdası Tanrı’nın nurudur
Onu yemek için ne bir boğaz ne de bir vasıtaya gerek vardır.
(M II/ 1082-1083)
13-Aşksız insankanatsız kuşlar gibidir:
هر کرا جامه ز عشقی چاک شد
او ز حرص و جمله عیبی پاک شد
جمله معشوقست و عاشق پرده
زنده معشوقست و عاشق مرده
چون نباشد عشق را پروای او
او چون مرغی ماند بی پر وای او
Aşktan dolayı üstü başı yırtılan kimse
Bütün hırslardan, ayıplardan paklanmıştır
Ne varsa âlemde maşuktur, âşık ise perdedir
Canlı olan maşuktur, âşık olan ise ölüdür
Aşktan haberi olamayan kimse
Kanatsız kuşlar gibi çaresizdir.
(M I / 22-30-31)
14-Aşk en iyi doktordur:
شاد باش ای عشق خوش سودای ما
ای طبیب جمله علتهای ما
دوای نخوت و ناموس ما
ای تو افلا تون و جالینوس ما
Hoş sarhoşluğumuzun kaynağı aşkımız, mutlu ol!
Bütün hastalıklarımızın doktoru, var ol!
Böbürlenmemizin ve kendimizi üstün görme hastalığın ilacı sensin
Eflatun’umuz daCalinos’umuz da sensin.
(M I / 23-24)
15-Mana alemin dili başkadır:
هر که او از هم زبانی شد جدا
بی زبان شد گر چه دارد صد نوا
Dildaşından ayrı kalan kimse
Yüzlerce dil bilse de yine dilsizdir.
(M I / 28 )
16-Temel kural edepli olmaktır:
از خدا جوییم توفیق ادب
بی ادب محروم شد از لطف رب
بی ادب تنها نه خود را داشت بد
بلک آتش در همه آفاق زد
از ادب پر نور گشتست این فلک
وز ادب معصوم و پاک آمد ملک
Tanrı’dan edepli olmayı dileyelim
Edepsiz Tanrı’nın lütfünden mahrum olur
Edepsiz sadece kendisini değil
Bütün âlemi yakar, yok eder
Edep ile gökler nurla dolar
Edep ile melekler masum ve temiz olur.
.
(M I / 79-80-91)
17- Tanrı aşkı ile ilgili bir anlatım:
مجملش گفتم نگفتم از آن بیان
ورنه هم افهام سوزد هم زبان
Aşkı kısaca anlattım, tafsilata girmedim
Yoksa hem idrakim hem de dilim yanardı.
(M I / 1758)
18-Dünyalık aşk kalıcı değildir:
عشقهای کز پی رنگی بود
عشق نبود عا قبت ننگی بود
Dünya renklerine ait olan aşk
Aşk değil, sonu pişmanlıktır.
(M I / 205)
19-Dünya sıkıntıları özü bulmak içindir:
بهر آنست این ریاضت و ین جفا
تا بر آرد کوره از نقره جفا
بهر آنست امتحان نیک و بد
تا بجوشد بر سر آرد ز بد
Bu çabalar ve sıkıntılar ne içindir?
Gümüşün eritilmesi, cürufundan ayrılması içindir
İyinin ve kötünün sınanması ne içindir?
İyilikleri kötülüklerden ayırmak içindir.
(M I / 232-233)
20- Aşk Tanrı’ya yönlendiren usturlap gibidir:
علت عاشق ز علتها جداست
عشق اصطرلاب اسرار خداست
عقل در شرحش چو خر در گل بخفت
شرح عشق و عاشقی هم عشق گفت
Aşk, hastalığı diğer hastalıklardan ayrıdır
Aşk, Tanrı sırlarının yol göstericisidir (usturlabıdır).
Akıl ise bu yolda çamurda saplanmış bir eşek gibidir
Aşkın ve aşığın ne olduğunu açıklayan yine aşktır.
(M/110-115)
21- Halkın istekleri çocukların isteklerine benzer:
خلق اطفال اند جز مست خدا
نیست بالغ جز رهیده از هوا
جنگ خلقان همچو جنگ کودکان
جمله بی معنی و بی مغز و مهان
Erenler dışında halk huyu itibarıyla çocuktur
Gösteriş ve heveslerden kurtulmayan kimseler olgun değildir
Halkın savaşı tıpkı çocukların kavgalarına benzer
Anlamsız, mantıksızca ve iğrençtir.
(M I / 3430-3435 )
22- Kibirli din adamın hali:
خویش بین چون از کسی جرمی بدید
آتشی در وی ز دوزخ شد پدید
حمیت دین خواند او آن کبررا
ننگرد در خویش نفس کبررا
Kibirli kişi, birisinin kabahatini görünce
Cehennem ateşi ile yanmaya koyulur
Kibri dinin kıvancı sanır, o adam
Kendindeki kibirli nefsini görmez olur.
(M I / 3347-3348)
23- Aşk bahçesindeacılardan başka meyveler de vardır:
باغ سبز عشق کو بی منتها ست
جز غم و شادی درو بس میوهاست
عاشقی زین هر دو حالت برترست
بی بهار و بی خزان سبز و ترست
Aşkın uçsuz bucaksız yeşil bahçelerinde
Gam ve mutluluk dışında daha nice meyveler vardır
Âşıklık bu her iki niteliklerin dışındadır
Baharsız, sonbaharsız hep yeşil ve tazedir.
(M I / 1793- 1794)
24- Eşlerinbirleşmesindeki ortak zevk Tanrı’ya aittir:
مرد و زن چون یک شود آن یک توی
چونکه یکها محو شد آنک توی
این من و ما بهر آن بر ساختی
تا تو با خود نرد خد مت باختی
تا من و تو همه یک جان شوند
عاقبت مستغرق جانان شوند
Bir erkek ve dişinin birleşmesinden doğan birlik Sensin,
Birliklerin ortadan kalkmasıyla doğan birlik de Sensin
“Ben ve biz” kavramlarını şunun için yarattın
Ki Sen kendine bir oyun düzenleyesin
Öyle ki “sen ve ben” tam bir ruh olunca
Sevgilinin içine karışıp yok olsun.
(M I / 1786- 1787-1788)
25- Bu dünyada ağlamak Tanrı’nın aşkından dolyıdır:
چون خدا خواهد پوشد عیب کس
کم زند در عیب معیوبان نفس
چون خدا خواهد که مان یاری کند
میل ما را جانب زاری کند
هر کجا آب روان سبزه بود
هر کجا اشکی دوان رحمت شود
Tanrı birisinin ayıplarını örtmek istediğinde
Onun ayıplarına hiç bakmaz, aldırmaz
Tanrı bizimle dost olmak istediğinde
Bizim ağlamamızı, inlememizi sağlar
Suyun aktığı yerde nasıl ki sebzeler yetişir
Gözyaşların aktığı yerde Tanrı’nın rahmeti yetişir.
(M I / 816- 81-820)
26- Acı olmadan huzura kavuşulmaz:
رنج و غم را حق پی آن آفرید
تا بدین ضد خوش دلی آید پدید
پس نهانیها بضد پیدا شود
چونک حق را نیست ضد پنهان بود
Gamı, kederi Tanrı neden yarattı?
Zıddı olan gönül mutluluğu ortaya çıksın diye
Yani gizli olanlar zıtlarıyla ortaya çıkar
Tanrı’nın zıddı olmadığı için O gizlidir.
(M I / 1130-1131)
27-İlim hikmetin kaynağıdır:
خاتم ملک سلیمانست علم
جمله عالم صورت و جانست علم
منبع حکمت شود حکمت طلب
فارغ آید او ز تحصیل و سبب
Bilgi Süleyman’ın mülkünün mührüdür
Bütün âlem şekil ise de özü ilimdir
Hikmeti arayan hikmetin kaynağı olur
O nedenliklerden ve tahsilden kurtulur.
(M I / 1030-1063)
28- Varlığınla insanları kıskandırma:
دانه باشی مرغانت بر چنند
غنجه باشی کودکانت بر کند
دانه پنهان کن بکلی دام شو
غنجه پنهان کن گیاه بام شو
Tohumlar gibi dizilirsen kuşlar yutar seni
Goncalar gibi görünürsen, çocuklar koparır seni
Tohumlarını gizle, tuzaklar gibi örtün
Goncalarını sakla, damdaki otlar gibi gizlen.
(M I / 1833-1834)
29- İnsanın ilmi denizden bir damla gibidir:
قطره دانش که بخشیدی پیش
متصل گردان بدریاهی خویش
قطره علمست اندر جان من
وا رهانش از هوا وز خاک تن
Tanrım bana huzurundan bir damla bilgi verdin
Denizlerine kavuştur onu
Ruhumda bir damla ilim var
Vücudun toprağından ve rüzgârlardan koru onu.
(M I / 1882-1883)
30- Alçak gönüllü ol:
تن قفس شکلست تن شد خار جان
در فریب داخلان و خارجان
تا توانی بنده شو سلطان مباش
زخم کش چون گوی شو چوگان مباش
Beden kafes gibidir, ruha diken olur
Dış ve iç âlemin oyunlarıyla harap olur
Yapabilirsen kul ol, sultan olma
Top misali darbeleri al, topa vuran olma.
(M I / 1849-1868)
31- Her gönül Tanrı’nın emirlerini kabul etmez:
در وجود آدمی جان و روان
می رسد از غیب چون آب روان
امر حق را باز جو از واصلی
امر حق را نیابد هر د لی
İnsanın bedenine ruh akar durur
Gaip âleminden akıp gelir sular gibi
Tanrı dostundan Hak’ın buyruklarını öğren
Zira her gönüle ulaşamaz buyrukları.
(M I / 2222-2229)
32- Bilgi ruhsal amaç için yararlıdır:
علمها ی اهل دل حمالشان
علمهای اهل تن احمالشان
علم چون بر دل زند یاری بود
علم چون بر تن زند باری بود
Gönül dostlarının ilmi, onları yüceltir
Dünyalık insanlara ise yük olur
İlim ruha hitap edince dost olur
İlim, maddi isteklere yönelince yük olur.
(M I / 3446- 3447)
33- Her gece ruhlarımız beden kafesinden çıkarlar:
گر هزاران دام باشد در قدم
چون تو با ما ای نباشد هیچ غم
هر شبی از دام تن ارواح را
می رهانی می کنی الواح را
می رهند ارواح هر شب زین قفص
فاراغان از حکم و گفتار و قصص
شب ززندان بی خبر زندانیان
شب ز دولت بی خبر سلطانیان
نی غم و اندیشه سود و زیان
نی خیال این فلان و ان فلان
حال عارف این بود بی خواب هم
گفت ایزد ‘هم رقود’ زین مرم
Her adımda binlerce tuzak bulunsa da
Sen bizimle olunca gam, keder olmaz
Her gece vücut tuzağından ruhlarımızı
Serbest bırakıp mezarın kapaklarını açarsın
Her gece ruhlar bu kafesten çıkıp
Kurtulurlar emirlerden, konuşmalardan ve hikâyelerden
Geceleyin esirler zindandan bihaber olurlar
Geceleyin sultanlar saltanatlarından bihaber olurlar
Ne kazanç, ne kayıp etme kaygıları kalmaz
Hür olurlar bütün hayallerden
Erenlerin hali ise uyumadan bu türdendir
Tanrı’nın dediği gibi, “Onlar uykuda da uyanıktır”.
(M I / 387-388-389-390-392)
34- Bu dünyanın Tanrı gözünde pek değeri yok:
صد چون عا لم در نظر پیدا کند
چون که چشمت را بخود بینا کند
گر جهان پیشت بزرگ و بی بنیست
پیش قدرت ذره می دان که نیست
Sana yüzlerce âlemi göz önüne serince
Kendi gözüyle görmeni sağlar Tanrı
Sana bu âlem uçsuz bucaksız görünebilir
Fakat kudretin gözünde değeri olmayan bir zerreciktir.
(M I / 523-524)
35- Tanrı çalışmamız için iki el verdi:
خواجه چون بیلی بدست بنده داد
بی زبان معلوم شد اورا مراد
گرتوکل می کنی در کار کن
کشت کن پس تکیه بر کردار کن
Eğer patron birisinin eline beli verirse
Konuşmadan anlaşılır onun isteği
Eğer tevekkül edeceksin hep çalış, çabala
Tarlayı ek ve sonra Tanrı’dan bekle.
(M I / 932-947)
36- Toprak gibi yumuşak ol:
از بهاران کی شود سرسبز سنگ
خاک شو تا گل بروی رنگ رنگ
Sert kayalar hiç yeşerir mi gelen baharlarda?
Sen toprak gibi ol ki renkli çiçekler açılsın bahçende.
(M I / 1911)
37- Aşk denizine dal ve benliğini teslim et :
محو می باید نه نحو اینجا بدان
گر تو محوی بی خطرآب ران
آب دریا مرده را برسر نهد
ور بود زنده ز دریا کی رهد
Öteki âlemde dilbilgisi değil mahvolmak geçer
Eğer benlikten sıyrıldıysan korkmadanatla denize
Deniz suyu ölüyü başına koyar
Canlı kalan ise denizden kurtulamaz.
(M I / 2841-2842)
38- Namazlar seni korur:
باد خشم و باد شهوت باد آز
برد او را که نبود اهل نماز
Namaz kılmayanlara sarar öfke hali
Şehvet hali ve istekler hali
(M I / 3796)
39- Çok yemekyüktür:
نان گلست و گوشت کمتر خور از این
تا نمانی همچو گل اندر زمین
Ekmek ve eti az ye zira topraktır onlar,
Çamur gibi saplanıp kalmayasın toprakta.
(M I / 2872)
40- Fiziksal duygular aldatıcıdır:
آنچ تو گنجش توهم می کنی
زآن توهم گنج گم می کنی
Sen neyi hazine olarak düşlersen
O hazineyi aynı düşünceyle yitirirsin.
(M I / 2425)
41- Birsamimi dua:
ای خدا جانرا تو بنما آن مقام
که درو بی حرف می روید کلام
Tanrım ruhumu öyle bir makama ulaştır ki
Orada sözler söylenmeden ortaya çıksın.
(M I / 3062)
42- Bütün seslerTanrı’nın sesini hatırlatır:
ما چو ناییم و نوا درما ز توست
ما چو کوهیم و صدا در ما ز توست
Biz ney gibiyiz ve içindeki ses senin sesindir
Biz bir dağız ve yankılanan ses senin sesindir.
(M I/ 599)
43-Bu kafesten kurtul:
مکر ها در کسب دنیا باردست
مکرها در ترک دنیا واردست
این جهان زندان و ما زندانیا ن
حفره کن زندان و خود را ور رهان
Dünya kazancı için yapılan hileler boştur
Dünya sevgisini azaltan hileler ise hoştur
Bu dünya zindandır, biz ise esiriyiz
Bu zindandan çıkıp kendimizi kurtarmalıyız.
(MI / 980-981)
44-Çok az insan kabahatini bilir:
زاغ اگر زشتی خود بشناختی
همچو برف از درد و غم بگداختی
Eğer bir karga çirkinliğini idrak etseydi
Gam ve kaygı yüzünden buz gibi erirdi.
(M I / 2332)
45-Ölümü tatlı hale getir:
این همه غمها که اندر سینهاست
از بخار و گرد بود باد ماست
دانک هر رنجی ز مردن پاره ایست
جز مرگ از خود بران گر چاره ایست
چون ز جز مرگ نتوانی گریخت
دانک کلش بر سرت خواهند ریخت
جز مرگ ار گشت شیرین مر ترا
دانک شیرن می کند کل را خدا
İçimizde bulunan bütün bu dertler ve gamlar
Hep heveslerimizin dumanlarından ve ateşinden doğar
Bilin ki her üzüntü ölümün bir parçasıdır
Çaren varsa bu ölümün parçalarından sakın
Eğer bu parçalardan kaçışın yok ise
Ölümün tümünü senin başına dökerler
Ölümün parçaları sana hoş görünmeye başlarlarsa
Tanrı ölümün tümünü senin için tatlılaştırır.
(M I / 2296-2297-2298)
46- Tanrı ruhun yaşam kaynağıdır:
آنچنانکه پرتوی جان بر تن است
پرتوی جانانه بر جان من است
جان جان چو وا کشد پارا ز جان
جان چنان گردد که بی جان تن بدن
چو تو نه دهی راه جان خود برده گیر
جان که بی تو زنده باشد مرده گیر
Ruhun ışığı nasıl ki bedene can vermekte
Sevgilinin ışığı da benim ruhuma can vermekte
Canların canı ruhumdan ışığını çekince
Ruhum cansız bir beden gibi olur gider
Sen (Tanrım) ruhuma ulaşma yolunu açmazsan
Sensiz can nasıl yaşasın, ölür gider.
(M I / 3273-3274- 3907)
47- Kadın doğurabildiği için Tanrı’nın nurudur:
پرتو حقست آن معشوق نیست
خالقست آن گویا مخلوق نیست
Kadın Tanrı’nın nurudur, sadece sevgili değil
O yaratıcı olduğundan, yalnızca yaratıcı değil.
(M 1/ 2437)
48- İlim Tanrı’nın sarayıdır:
گر بجهل آییم آن زندان اوست
و بعلم آییم آن ایوان اوست
Cehalete düşmek, Tanrı’nın zindanına düşmektir
İlme yönelmek, Tanrı’nın sarayına girmektir.
49- Tanrım keremini bizden esirgeme:
باد ما و بود ما از داد تست
هستی ما جمله از ایجاد توست
لذ ت هستی نمودی نیست را
عاشق خود کرده بودی نیست را
لذت انعام خود را وا مگیر
نقل و باده و جام خود را وا مگیر
Heveslerimiz ve varlığımız hep Senin eserindir
Varlığımızın yaradılışı da Senin eserindir
Yok olan varlığımıza var olma lezzetini verdin
Yok olan varlığımızı aşka yöneltin
Lütfunun lezzetini bizden esirgeme
Aşk şarabını ve mezesini bizden esirgeme.
(M 1 / 605-606-609)
50- Helal lokma ye ki ilim elde edesin:
علم وحکمت زاید از لقمه حلال
عشق و رقت آید از لقمه حلال
لقمه تخمست و برش اندیشها
لقمه بحر و گوهرش اندیشها
İlim ve hikmet helal lokmadan doğar
Aşk ve zarafet de helal lokmadan doğar
Lokmalar tohum ise, düşünceler onun ürünüdür
Lokmalar eğer deniz ise, fikirler onun incileridir.
(M 1 / 1644-1647)
51- Aşk meyveleri ölümsüzdür
باغ سبز عشق کو بی منتهاست
جز غم و شادی در و بس میو هاست
عاشقی زین هر دو حالت برترست
بی بهار و بی خزان سبز و ترست
Yemyeşil olan aşk bahçesi solmaz, hep tazedir
Gam ve mutluluğun dışında onda nice meyveler vardır
Aşk duygusu, bütün bu hallerden daha üstündür
Onda ne baharın ne de sonbaharın kaygısı vardır.
(M I / 1793-1794)
Masnevi II
1- Her şey öteki âlemden yansır:
لفظ چون وکرست و معنی طایرست
جسم جوی و روح آب سایر ست
او روانست و تو گویی واقف است
او دوانست و تو گوی عاکف است
Kelimeler yuvalar gibidir, içindeki anlamlar ise kuş gibidir
Vücut ırmak ise, ruh içine akan su gibidir
İçine akan su akmakta, sen durgun sanırsın
Su akar durur ama sen, “Bu durgundur” dersin.
(M II / 3292-3293)
2- Her şeyin özü o âlemdedir:
قشرها بر روی این آب روان
از ثمار باغ غیبی شد دوان
قشر ها را مغز اندر با غ جو
زآنک آب از باغ می آید بجو
Akan su üzerideki meyve kabukları
Görsel olmayan bahçenin meyvelerine aittir.
Kabukların aslını bahçede ara
Zira akan su bahçeden ırmağa gelmektedir.
(M II / 3297-3298)
3- Eğer düşüncelerin gül gibi ise sen gül bahçesisin:
ای برادر تو همه اندیشه ای
ما بقی تو استخوان و ریشه ای
گر گلست اندیشه تو گلشنی
وربود خاری تو همه گلخنی
Ey kardeşim! Sen tepeden tırnağa kadar düşüncesin
Gerisi kemikler ve dokulardan ibarettir
Eğer düşüncelerin gül gibi ise, sen bir gül bahçesisin
Eğer diken gibi ise, sen yakılmaya hazır dikenliksin.
(M II / 277-278)
4-Günahların affı için Tanrı’ya ağla:
زابر گریان شاخ سبز و تر شود
زآنک شمع از گریه روشن تر شود
Ağlayan bulutlarıyla dallar, yapraklar yeşerir
Mumlar ağladıkça alev alır, parlar.
(M II/ 480)
5- İnsanın gerçek gıdası Tanrı’nın nurudur:
قوت اصلی بشر نور خداست
قوت حیوانی مر و را نا سزه است
لیک از علت درین افتاد دل
که خورد او روز شب زین آب و گل
آن غذای خاصگان دولتست
خوردن آن بی گلو و آلتست
İnsanın gerçek gıdası Tanrı’nın nurudur
Onu hayvan gıdasıyla beslemek doğru mudur?
Ne var ki düşkünlüğü dolaysıyla böyle olur
Yani gündüz gece bu toprak ve suya esir olur
Üstün insanın gıdası yüceliktir, ululuktur
Onları yemek için ne bir boğaz ne de aygıt gerekir.
(M II/ 1082-1083)
6- Güneş yarasa ile dost olur mu hiç?
گر خفاشی را ز خورشیدی خوریست
آن دلیل آمد که آن خورشید نیست
نفرت خفاشکان باشد دلیل
که منم خورشید تابان جلیل
Eğer bir yarasa güneşten beslenmeye başlarsa
Belli ki artık o güneş, güneş değildir
Yarasa eğer güneşten nefret ediyorsa
Belli ki güneş artık parlayan gerçek güneştir.
(M II / 2084-2085)
7- Bir insanda Tanrı’nın lanetinin belirtisi:
لعنت این باشد که کَژبینش کند
حاسد و خودبین و پر کینش کند
Tanrı’nın lanetlediği insan her şeyi ters görür
Tanrı onun içini bencillik ve kin ile doldurur.
(M II / 2513)
8-Aşk bütün inançların üstündedir:
ملت عشق از همه دینها جداست
عاشقان را ملت و مذهب خداست
Âşık olan topluluk bütün dinlerin ötesindedir
Âşıkların dini ve milleti sadece Tanrı’dır.
(M II / 1770)
9- Sofi ve bilim adamı:
دفتر صوفی سواد و حرف نیست
جز دل اسپید چون برف نیست
زاد دانشمند آثار قلم
زاد صفی چیست آثار قد م
Sofinin defteri mürekkep ve harflerden oluşmaz
Sofinin gönlü kar gibi saf ve bembeyazdır
Akıllı bilim adamlarının eserleri ise kalemin ürünüdür
Sofinin eseri ise mürşit adımlarının izleridir.
(M II / 159-160)
10- Mana gözünü aç ki taşlar yerine cevherler göresin:
این همه عالم طلبگار خو شند
و ز خوش تزویر اندر آتشند
طالب زر گشته جمله پیر و خام
لیک قلب از زر نداند چشم عام
صبح کاذب را ز صادق وا شناس
رنگ می را باز دان از رنگ کاس
تا بود کز از دیدگان هفت رنگ
دیده پیدا کند صبر و درنگ
رنگها بینی بجز این رنگها
گوهرها بینی بجای سنگها
گوهر چی بلک دریای شوی
آفتاب چرخ پیمایی شوی
Bu alemdekiler hoş şeylerin peşindedirler
Ve mutlu eden sahte şeylerin ateşinde yanmaktadırlar
İhtiyarlar ve olgun olmayanlar hepside altın derdindedirler
Sahte ve gerçek altını ayırt edemeyen nice gözler var
Yalancı sabah ile gerçek tanı fark etmeyenler var
Şarabın rengini kadehin renginden ayıramayanlar da var
Gözün bu yedi renkten kurtulup
Sabır ve bekleyişle başka bir görüş oluştur
Ki bu renklerden başka renkler göresin
Taşlar yerine cevherler göresin
Cevher yerine belki bir deniz olasın
Gökleri saran bir güneş gibi olasın.
(M II / 743- 744- 755–756- 757–758)
11-Sofinin bedeni hedeftir, ruhu değil:
هست آن آهن فقیر سخت کش
زیر پتک و آتش است او سرخ خوش
پس نظر گاه شعاع آن آهنست
پس نظر گاه خدا دل نی تن است
Zorlukları çeken sofinin bedeni demir gibi serttir
Darbeler ve ateş altında kızarsa da o mutludur
Onun demirden bedeni Tanrı nurunun hedefidir
Yani Tanrı’nın bakış odağı onun gönlü değil bedenidir.
(M II / 830-838)
12- Neyi ekersen Tanrı için ek:
کار عارف راست کو نه احولست
چشم او بر کشتهای اولست
گر بروید ور بریزد صد گیاه
عاقبت بروید آن کشت اله
کشت اول کامل و بگزیده است
تخم ثانی فاسد و پوسیده است
هر چه کاری از برای او بکار
چون اسیر دوستی ای دوستدار
Arif olan şaşı olmadığı için işleri düzgün olur
Onun gözü ilk ekilen tohumlarda ve ürünlerde olur
Yüzlerce ekinler bitse ve dökülse de
Sonunda Tanrı’nın ilk ekilenleri hâkim olur
İlk tohumlar kâmil ve kalcıdırlar
İkinci tohumlar çürük ve bozuk olur
Neyi ekeceksen Tanrı için ek
Zira sen o Sevgilinin tutsağısın ve dostusun.
(M II / 1052- 1057- 1059-1063)
13-İnançsız kişi evdeki örümcek gibi habersizdir:
آدمی داند که خانه حادثست
عنکبودی نه در وی عابثست
کرم کاندر چوب زاید سست حال
کی بداند چوب را وقت نهال
ور بداند کرم از ماهیتش
عقل باشد کرم باشد صورتش
گرچه عقلت سوی بالا می پرد
مرغ تقلیدت بپستی می چرد
علم تقلیدی وبال جان ماست
عاریه ست و نشسته کآن ماست
زین خرد جاهل همی باید شدن
دست در دیوانگی باید زدن
İnsan bir evin başkası tarafından yapıldığını bilir
Eve yerleşmiş mutlu bir örümcek bunu bilmez
Dallarda doğup ağır ağır büyüyen böcekler
Dalın körpe fidanlık zamanını de bilmezler
Eğer böcekler dalların mahiyetini bilseler
Onlar akıl kesilir, şeklen böcek olsalar da
Aklın hep yukarıya çıkmak istese de
Senin yapay kuşun (beyin) hep yerde yemlenmek ister
Maddi akla esir olmaktansa cahil kalmak daha iyi
Geçici akla sahip olmaktan ise deliliği tercih etmek daha iyi.
(M II / 2320- 2322-2323-2326-2327-2328)
14-Tamah ilmi yok eder :
جهل را بی علتی عالم کند
علم را علت کژ و ظالم کند
Tamahsızlık insanı âlim yapar
Tamah ise ilmi saptırır ve zalim yapar.
(M II / 2752)
15- Maddi duyularından birisi kontrol edilince ötekiler de teslim olur:
چون یکی حس در روش بگشاد بند
ما بقی حسها همه مبدل شوند
چون یکی حس غیر محسوسات دید
گشت غیبی بر همه حسها پدید
حسها با حس تو گویند راز
بی زبان و بی حقیقت بی مجاز
Duygulardan birisi Tanrı yolunda bağını çözünce
Öteki duygular da birer birer çözülür
His edilmeyen nesneyi tek bir duygu görünce
Gaip âlemin diğer öğeleri de birer birer çözülür
Duyguların diğer duygularına sırlar açar
Dili, gerçekleri ve gücü kullanmadan.
(M II / 3340-3341-3346)
16- Fiziksel olarak insan hayvan, ruhsal olarak insan melektir:
تو بتن حیوان بجانی از ملک
تا روی هم بر زمین هم بر فلک
ما همه مرغ آبیانیم ای غلام
بحر می داند زبان ما تمام
Sen beden olarak hayvan fakat ruh olarak meleksin
Böylece hem yerde hem gökte yürümektesin
Ey kul! Biz hepimiz su kuşuyuz
Deniz bizim dilimizden anlar.
(M II / 3776- 3779)
17- Tamahinsanın ahlakını bozar:
صاف خواهی چشم وعقل و سمع را
بر دران تو پردهای طمع را
Gözün, aklın ve kulağın arık kalmasını istiyorsan
Tamahın perdelerini parçala yırt ve at.
(M II / 569)
18-Nebula, Tanrı rüzgârının emrindedir:
این جهان نیست چون هستان شده
وآن جهان هست بس پنهان شده
خاک بر باد ست بازى می کند
کژ نمایی پرده سازی می کند
چشم حس اسب است و نور حق سوار
بی سواره اسب خود نآید بکار
دست پنهان و قلم بین خط گزار
اسپ در جولان و نا پیدا سوار
تیر پران بین و نا پیدا کمان
جانها پیدا و پنهان جان جان
Bu alem var olduğundan beri yoktur
Öteki âlem var ama görünürde yoktur
Toz, toprak havaya yüklenmiş oyun oynuyor
Her şeyi ters gösterip hileleri düzenliyor
Maddi göz at ise, süvarisi Tanrı’nın nurudur
Süvarisiz at bir işe yaramaz ki
El gizlidir fakat bakın yazılar yazılmakta
At hareket halinde fakat süvari görünmemekte
Ok uçuş halinde, yay ise görünmemekte
Canlar ortada fakat canların canı ise gizlenmekte.
(M II / 1280-1281-1285- 1286-1303-1304)
19- Ölümdensonra gerçek dostun Tanrı nurudur:
روز مرگ این حس تو باطل شود
نور جان داری که یار دل بود
آن زمان که این جان حیوانی نماند
جان باقی بایدت بر جا نشاند
Öldüğünde bu hisler yok olur
Ruhun nuru ise gönlünün dostu olur
Bu hayvansal can kalmayancı
Cana can katan başka bir can lazım olur.
(M II / 940-943)
20- Gerçek sultan:
شاه آن دان کو ز شاهی فارغست
بی مه و خورشید نورش بازغست
مخزن آن دارد که مخزن ذ ات اوست
هستی آن دارد که با هستی عدوست
پس بدآن مشغول شو کآن بهترست
تا ز تو چیزی برد کآن کهتر ست
Gerçek padişah, padişahlığı olmayandır
Aysız ve güneşsiz nuru ışıldamaktadır
Özü hazine olan kişi asıl hazine sahibidir
Kendi varlığı ile düşman olan kişi asıl varlıktır
Öyle ise yararlı olan şeylerle uğraş, zararın olmaz
Yararsız olanları yitirsen de üzüntün olmaz.
(M II / 1469-1470-1507)
21- Tanrı rahmetine hak etmek için mütevazı ol:
آب رحمت بایدت رو پست شو
و آنگهان خور خمر رحمت مست شو
چرخ را در زیر پا آر ای شجاع
بشنو از فوق فلک بانگ سماع
پنبه واسواس بیرون کن ز گوش
تا بگوشت آید از گردون خروش
Tanrı rahmetini arıyorsan alçak gönüllü ol
Sonra Tanrı’nın rahmet şarabından iç sarhoş ol
Ey cesur kişi! Ondan sonra âlemi ayağın altına al
Sonra göklerin ötesinden sema seslerini duyu
Vesveseler ve şüphelerin pamuğu kulağından çıkar
Ve göklerin ta ötesinden gelen gürültüleri duyu.
(M II / 1940-1943-1944)
22- Aşk ölüleri canlandırır:
از محبت تلخها شیرین شود
از محبت مسها زرین شود
از محبت دردها صا فی شود
از محبت درد ها شافی شود
از محبت مرده زنده می کند
از محبت شاه بنده می کند
Aşktan dolayı acılar tatlı olur
Aşktan dolayı pirinç madeni altın olur
Aşktan dolayı tortular yok olur
Aşktan dolayı dertler, kederler yok olur
Aşktan dolayı ölüler dirilir, var olur
Aşktan dolayı sultanlar yıkılır, kul olur.
(M II / 1529-1530-1531)
23- Bu dünya öteki alemin bahçesinden bir yapraktır:
سوی شهر از باغ شاخی آورند
باغ و بستان را کجا آنجا برند
خاصه باغی کین فلک یک برگ اوست
بلک آن مغز است وین دیگر چو پوست
Şehre bahçeden bir tek dal getirebilirler
Bahçe veya bostanı şehre götürmezler
Bilhassa o bahçeden ki bu âlem onun bir yaprağıdır
O âlem sanki özüdür ve bu âlem ise postudur.
(M II / 3230-3231)
24- Ruhun milliyeti yoktur:
روح با عقل است و با علم است یار
روح را با ترکی و تازی چه کار
Ruh ilimle ve akılla dosttur
Onun Türk ile Arap ile işi yoktur.
(M II / 56)
25- Şekillerinsarmallarına saplanıp kalma:
چند بازی عشق با نقش سبو
بگزر از نقش سبو رو آب جو
صورت ظاهر فنا گردد بدان
عالم معنی بماند جاودان
Ne zamana dek sürahinin süslerine âşık kalacaksın?
Sürahinin süslerinden kurtul ve gidip suyu bul
Görünen şekiller, süsler yok olur
Ama mana âlemi ebedi kalır.
(M II / 1021-1020)
26- İlahi sırlar ortaya çıkınca akıl durur:
نفس با نفس دیگر چون یار شد
عقل جزوی عاطل و بیکار شد
Fiziksel beden, ruhsal varlığınla dost olunca
Bireysel akıl durur ve işlemez olur.
(M II / 21)
27- Bireysel can evrensel canın emanetini taşır:
تاب نور چشم با پیه است جفت
نور دل در قطره خونی نهفت
شادی اندر گرده و غم در جگر
عقل چون شمعی درون مغز سر
جان کل با جان جزو آسیب کرد
جان ازو دری ستد در جیب کرد
Gözün nuru içindeki yağıyla dost olmuştur
Gönlün nuru bir damla kanda saklanmıştır
Mutluluk böbrekte ve gam ise ciğerde saklanmıştır
Akıl ise bir mum gibi beyinde saklanmıştır
Evrensel can bireysel canıyla buluşunca
Beden bir ince istedi, evrensel can cebine koydu.
(M II / 1180-1181-1183)
28-Ruhsal hisler hakkında:
پنج حسی هست جز این حس
آن زر سرخ و ین حسها چو مس
حس ابدان قوت ظلمت می خورد
حس جان از آفتابی می چرد
Bu duyulardan başka beş duyu daha var
Dünyalık hisler bakır gibi, diğerleri ise kırmızı altın gibi
Fiziksel duyular karalıktan beslenir
Ruhsal duyular ise ebedi güneşten beslenir.
(M II / 49-51)
29-Sağlam bir gönül doğruyu yanlıştan ayırt edebilir:
چون شود از رنج و علت دل سلیم
طعم صدق و کذ ب را باشد علیم
Gönül kaygılardan ve gamlardan kurtulunca
İyi gıdayı, kötü gıdadan ayırabilir.
(M II / 2738)
Mesnevi III
1- Savaşlar barışı öğretir:
جنگهای خلق بهر خوبیست
برگ بی برگی نشان طوبیست
خشمهای خلق بهر آشتیست
دام راحت دایما بی راحتیست
Halkın savaşlarının iyi yönü de vardır
Yapraksız kalan ağaçlar yeni yaprakların belirtisidir
Halkın öfkesi barışın müjdecisidir
Rahatın tuzağı hep rahatsızlıktır.
(M III/ 989- 990)
2-Gözyaşları günahları siler atar:
این نجاسه ظاهر از آبی رود
آن نجاسه باطن افزون می شود
جز با آب چشم نتوان شستن آن
چون نجاست بواطن شد عیان
Görünen kir suyla temizlenebilir
Ama iç kirlilik devam eder
İç kirlilik ortaya çıkınca
Ancak gözyaşlarıyla silinebilir.
(M III / 2092-2093)
3- Dünya düşkünü hiç bir şeye sahip olmadığı halde hırsızlardan korkar:
عور می ترسد که که دامنش برند
دامن مرد برهنه کی درند
مرد دنیا مفلس است و ترس ناک
هیچ اورا نیست ‘ از دزدانش باک
او برهنه آمد و عریان رود
وز غم دزدش جگر خون می شود
Çıplak kişi elbiseleri yırtılır diye kaygılanır
Fakat çıplak olanın elbisesi nasıl yırtılır?
Dünyalık insan yoksul ve korkaktır
O hırsızlardan da hep korkar
O bu âleme çıplak gelir, çıplak gider
Ama hırsızlardan da ödü patlar.
(M III / 2631-2632-2633)
3- Öteki âlemi bilmeyen kişi bu aleme bağlıdır:
چون جنین کش می کشد بیرون کرم
می گریزد او سپس سوی شکم
که اگر بیرون افتم ز شهر و کام
ای عجب بینم بدیده این مقام
آن جنین هم غافلست از عالمی
همچو جالینوس او نا محرمی
او نه داند کآن رطوباتی که هست
آن مدد از عالم بیرونست
آ نچنان چار عنصر در جهان
صد مدد آرد ز شهر لا مکان
Kerim sahibi cenini dışarıya çekmek ister
Cinin ise geri kaçıp annesinin karnına yapışır
Şöyle der, “Eğer bu yerden ve yuvadan çıkarsam
Bir daha dünya gözüyle bu yeri hiç göremem”
Cenin bilmez dışarıdaki dünyayı ve bu âlemi
Tıpkı Calinus gibi o da bilmez başka âlemi
Bilmez ki gelen yemekler, gıdalar
Dışarıdaki âlemden gelmektedir ona
Aynı şekilde dünyadaki dört unsur
Görülmeyen âlemden yüzlerce yardım alırlar.
(M III/3964- 3966- 3969- 3970- 3971)
5- Bu dünyanın şekilleri aldatıcıdır:
گر ز صورت بگذ ر ید ای دوستان
جنتست و گلستان در گلستان
صورت خود چون شکستی سوختی
صورت کل را شکست آموختی
Dostlar! Şekillerden öteye geçince
Nice cennetler, bahçelerin içinde nice bahçeler görürsünüz
Kendi şeklini yakıp, yok edince
Evrensel şekillere teslim olursunuz.
(M III / 578-579)
6- Şüphe tek kanatlı bir kuş gibidir:
علم را دو پر گمان را یک پر ست
ناقص آمد ظن بپرواز ابترست
مرغ یک پر زود افتد سر نگون
باز بر پرد دو گامی یا فزون
چون ز ظن وا رست علمش رو نمود
شود دو پر آن مرغ یک پر پر گشود
Hayal tek kanatlı, ilim ise çift kanatlı bir kuştur
Şüpheler zayıftır ve uçuşlara engel olurlar
Tek kanatlı kuş, çok geçmeden baş aşağıya düşer
Tekrar uçarsa da iki adım sonra düşer
Şüphelerden kurtulunca ilim doğar
İki kanatlı kuş olup tekrar uçar.
(M III / 1510-1511-1513)
7- Tanrı hiçbir şeyi boşuna yaratmadı:
حق تعالی گر سموات آفرید
از برای دفع حاجات آفرید
هر کجا دردی دوا آنجا رود
هر کجا فقری نوا آنجا رود
عبرت و بیداری از یزدان طلب
نه از کتاب و از مقال و حرف و لب
Yüce Tanrı eğer gökleri yaratmış ise
İhtiyaçları gidermek için yaratmıştır
Nerede hastalık varsa ilaç oraya gider
Nerede yoksulluk varsa yardım oraya gider
İbreti ve uyanıklığı Tanrıdan iste
Kitaptan, sözlerden veya harflerden isteme.
(M III / 3209-3210-3271)
8- Neden Tanrı aşığı mutlu değil?
هر زمان گوید بگوشم بخت نو
که ترا غمگین کنم غمگین مشو
من تو را غمگین و گریان زآن کنم
تا کت از چشم بدآن پنهان کنم
Her zaman yeni kaderim kulağıma şöyle seslenir
“Ben seni üzeceğim ama sen üzülme
Ben seni ağlatacağım ve üzeceğim
Zira seni kem gözlülerden koruyacağım”
(M III / 4149-4150)
9- Manevi yoksulluktan kork, maddi yoksulluktan değil:
می کشد شیر قضا در بیشها
جان ما مشغول کار پیشها
آن چنان کز فقر می ترسند خلق
زیر آب شور رفته تا بحلق
گر بترسندی از آن فقر آن آفرین
گنجها شان کشف گشتی در زمین
Kaderin aslanı bizi hızla ormanlara çekmekte
Ama canımız dünyalık kazancıyla oyalanmakta
Öyle ki halk yoksulluktan korkmakta
Ve git gide gırtlağa kadar borçlara batmakta
Yoksulluktan değil de Tanrı’dan korksalardı
Yeryüzünde hazinelerini keşfederlerdi.
(M III / 2204-2205-2206)
10- Bu dünya görüldüğü kadar geniş değildir:
انبیا را تنگ آمد این جهان
چون شهان رفتند اندر لا مکان
غفلت از تن بود چون تن روح شد
بیند او اسرار را بی هیچ بد
جسم بند آمد فراخ و سخت تنگ
خنده او گریه فخرش جمله ننگ
Peygamberlere bu âlem dar geldi
Padişahlar gibi öteki âleme göçtüler
Gaflet bedenden doğar, beden ruh olunca
Sırları hatasız ve tam görülür
Beden dar ve sıkışıktır bu âlemde
Gülmek, ağlamaktır; kıvancı ise hep utançtır.
(M III / 3538-35666-3544)
11- Bütün dualar sonunda aynı yerde birleşir:
مد حها شد جملگی آمیخته
کوزها در یک لگن در ریخته
ز آنکه ممد و ح جز یک بیش نیست
کیشها زین روی جز یک کیش نیست
Bütün dualar bir biriyle karıştı
Bütün sürahiler bir leğene boşaldı
Zira Övülen Varlık birdir, fazla değildir
Dinler de böylece bir tek dindir.
(M III / 2123-2124)
12- Sesiz seyahat:
از ره و منزل ز کوتاه و دراز
دل چه داند کوست مست دلنواز
آن دراز و کوته اوصاف تنست
رفتن ارواح دیگر رفتنست
تو سفر کردی ز نطفه تا بعقل
نه بگامی بود نی منزل نه نقل
Sevgiliye âşık olmuş bir gönül
Yoldan, hedeften, yakınlık ve uzaklıktan ne anlar?
Uzaklık ve yakınlık bedenin nitelikleridir
Ruhların gidişi ise bir başkadır
Sen bir spermden akla doğru yürüdün, bu hale geldin
Ne bir yere kondun, ne yürüdün, ne de göç ettin.
(M III / 1977-1978-1979)
13- Aşk aşkıdoğurur:
هیچ عاشق خود نباشد وصل جو
که نه معشوقش بود جویای او
جذب آبست این عطش در جان ما
ما از آن او و او هم آن ما
جمله اجزای جهان ز آن حکم پیش
جفت جفت و عاشقان جفت خویش
Âşık kendiliğinden maşuku arayamaz
Ta ki maşuk aşıkını aramasın
Susuzluğumuz suyun çekişindendir
Biz ondan, o da bizdendir
Âlemin parça buçukları ezelden birdir
Âşıkların aradığı gibi onlarda biri birini aramaktadır.
(M III / 4393- 4399-4401)
14- Aşk renklerin eseri değildir:
عاشقان اندر عدم خیمه زدند
چون عدم یک رنگ و نفس واحدند
Âşıklar yokluk âlemde çadır kurmuşlardır
Yokluk âlemi ise tek renkli ve tek vücuttur.
(M III / 3024)
15- Birliğe geç:
ای دلا منظور حق آنگه شوی
که چو جزوی سوی کل خود روی
حق همی گوید نظر مان بر دلست
نیست بر صورت که آن آب و گلست
Ey gönül! Tanrı katında kabul görmek istiyorsan
Kendi bireysellikten evrenselliğe geç
Tanrı diyor ki “Benim gözüm gönüllerdedir
Topraktan ve sudan oluşan şekillerde değildir”.
(M III / 2243-2244)
16- Hapiste olan bedenimizdir:
این زمین و آسمان بس فراخ
سخت تنگ آمد بهنگام مناخ
غفلت از تن بود چون تن روح شد
بیند او اسرار را بی هیچ بد
چون زمین بر خاست از جو فلک
نه شب ونه سایه بشد لی و لک
Bu geniş görünen yer ve gökler
Ölüm anında çok dar ve sıkıcı görünür
Gaflet bedenden doğar, beden ruh olunca
Sırları hatasız ve tam görülür
Dünya bu atmosferden silince
Senin ve benim için ne gece, ne de gölge kalır.
(M III / 3543-3567-3568)
17- Gerçekgönül göklerin ötesinde bulunmalı:
تو همی گوی مرا دل نیز هست
دل فراز عرش باشد نه به پست
آن دلی که ازآسمانها بر تر است
آن دل ابدال یا پیغمبر است
پاک گشته آن زگل صافی شده
در فزونی آمده وافی شده
آینه دل چون شود صافی و پاک
نقشها بینی برون از آب و خاک
“Ben de gönül sahibiyim” diyorsun
Gerçek gönül arşın yüksekliğinedir, aşağıda değildir
Göklerin ötesinde olan gönül
Peygamberlerin ve erenlerin gönlüdür
O gönül ter temiz olup çamurdan arınmıştır
Yükseklere çıkıp kâmilleşmiştir
Gönül aynası temiz ve saf olunca
Toprak ve tozların dışında âlemler görürsün.
(M III 2245–2248–2249- II/ 7)
18- Sizin can düşmanınız içinizdedir:
زآن عوان مقتضی که شهوتست
دل اسیر حرص و آز و آفتست
ز آن عوان سر شدی دزد و تباه
تا عوانانرا بقهر توست راه
O yardımcı görünen ve gerekli olan şehvet duygusu
Gönlü hırslar, tamah ve felaketlerin esiri eder
O yardımcı yüzünden sen hırsız ve berbat olursun
Öyle ki sonunda teslim olduğun o duygu seni kahreder.
(M III 4064-4065)
19- Görünen sebepler dışında başka sebepler vardır:
است بر اسباب اسباب دیگر
در سبب منگر بر آن افگن نظر
Şu görünen sebepler ötesinde başka sebepler vardır
Bu sebeplere bakma, öteki sebeplere bak onları gözetle.
(M III / 2516)
20-Tanrı aşığı O’ndan bir şey beklemeden O’nu sever:
این محب حق ز بهر علتی
وآن دیگر را بی غرض خود خلتی
پس محب حق باومید و بترس
دفتر تقلید می خواند بدرس
وآن محب حق زبهر حق کجاست
که ز اغراض و ز علتها جداست
Kimiler Tanrı’yı kişisel istek ve çıkarlar için severler
Kimilerse kendi çıkarlar için değil de sadece O’nu severler
Bazılar ise beklentiler ve korku için severler
Derslerde hep kopya edilmiş eserleri okurlar
Çıkarlarından ve düşkünlüklerinden arık
Tanrı’yı gerçek anlamda sevenler nerede?
(M III / 4591- 4595-4596)
21-Üzüntüleri gülerek karşıla:
غم خور و نان غم افزایان مخور
ز آنک عاقل غم خورد و کودک شکر
قند شادی میوی باغ غم است
این فرح زخمست و آن غم مرهمست
غم چون بینی در کنارش کش بعشق
از سر ربوه نظر کن در دمشق
Gam ye fakat gamı artıranların ekmeğini yeme
Zira akıllılar gam yer ve çocuklar şeker yer
Mutluluk şekeri gam bahçesinin meyvesidir
Mutluluk şekerleri yaraları deşer, üzüntüler ise yaraları sarar
Gamlar gelince onları sevgiyle yanına al
Onları gerçekleri ortaya koyan gözleriyle bak.
(M III / 3751-3752-3753)
Mesnevi IV
1- İlahi aşk alevler gibidir:
عشق آن شعله ست کو چون بر فروخت
هر چه جز معشوق باقی جمله سوخت
Aşk öyle bir alevdir ki yanınca
Sevgiliden başka her şeyi yakar, kül eder.
(M IV / 588)
2-Kebirlik bir kargaya benzer:
عقل تو دستور و مغلوب هواست
در وجدت ره زن راه خداست
عقل جزوی را وزیر خود مگیر
عقل کل را ساز ای سلطان وزیر
عقل جزوی عقل استخراج نیست
جز پذیرای فن و محتاج نیست
جان که او دنباله زاغان پرد
زاغ او را سوی گورستان برد
Senin aklın gösterişe esir olmuştur
Tanrı yolunda yol kesicidir
Bireysel aklı kendine vezir edinme
Ey sultan! Evrensel aklı vezir yap
Bireysel aklın geniş düşünemez
Öğrenmeye ve bilinmeye muhtaçtır
Kargaların peşinden giden ruh
Eninde sonunda mezarlığa varır.
(M IV / 1246-1258-1295-1311)
3- Dünyaya düşkün halkmaddi sarmallarla sarılmıştır:
خلق را بنگر که چون ظلمانی اند
در متاع فانی چون فانی اند
از تکبر جمله اندر تفر قه
مرده از جان زنده اندر مخرقه
این عجب که جان بزندان اندرست
و آنگهی مفتاح زندانش بدست
Halka bakın kendilerine ne kadar zulüm ediyorlar
Fani olan şeylerle fani olmuşlardır
Kibirlik yüzünden hepsi de guruplara ayrılmışlardır.
Ruh itibariyle ölüdürler, inatları yüzünden yaşamaya çalışmaktadırlar.
Tuhaf olan şu ki ruhları hapiste
Hâlbuki anahtarları da ellerinde.
(M IV / 2032- 2033-2034)
4-İnançsız adam sadece gördüklerini inanır:
حجت منکرهمین آمد که من
غیر این ظاهر نمی بینم وطن
هیچ نندیشد که هرجا ظاهریست
آن ز حکمتهای پنهان مخبریست
فایده هر ظاهری خود باطنست
همچو نفع اندر دواها کامن است
İnanmayan kişi şu davada bulunur, “Ben ancak görünenleri inanırım”
Tanrı’nın her şeyde var olduğunu düşünmez
Bütün gizli hikmetler O’nun varlığının ispatıdır
Her görünen şeyin yararlandığı kaynak kendi içindedir
Tıpkı ilacın faydasının onun içinde gizli olduğu gibi.
(M IV / 2878 – 2879-2880)
5-Fiziksel olarak insan mikrokozum ve ruh olarak ise makrokozmdur:
هین مشو نومید نور از آسمان
حق چون خواهد می رسد در یک زمان
صد اثر در کانها از اختران
می رسا ند قدرش در هر زمان
اختر گردون ظلم را ناسخ است
اختر حق در صفا تش راسخ است
پس بصورت عالم اصغر توی
پس بمعنی عالم اکبر توی
Sakın umutsuzluğa kapılma, gökten nur
Tanrı isteyince ansızın iner ve seni bulur
Tanrı’nın gücü ocaklara indirir her an
Yıldızlardan yüzler etkiler, enerjiler inan
Evrenin yıldızları söner, değişir
Ama Tanrı yıldızının nitelikleri hiç değişmez
Öyleyse insan şekilde küçük âlem,
Manada ise büyük âlemdir.
(M IV / 513-514-515-521)
8- Tozlar ve dumanlar (Nebula) O’nun nuruyla parlak yıldızlara dönüşür:
سوی حق گر راستانه خم شوی
وا رهی از اختران محرم شوی
چون شوی محرم گشایم با تو لب
تا بیبینی آفتابی نیم شب
جز روان پاک او را شرق نه
در طلوعش روز و شب را فرق نه
روز آن باشد که او شارق شود
شب نماند شب چو او بارق شود
آفتابی را که رخشان می شود
دیده پیشش کند و حیران می شود
خوار و مسکین بینی اورا بی قرار
دیده را قوت شده از کرد گار
کیمیای که ازو یک ماثری
بر دخان افتاد گشت آن اختری
Eğer Tanrı’ya içtenlikle teslim olursan
Bu yıldızların çekişinden kurtulup sırdaş olursun
Sırdaş olunca sana sırlar söylenir
Öyle ki geceleri güneşi görürsün
Tertemiz yükselişi var ama doğusu yok
O güneşin seyrinde ne gece ne de gündüz var
Günün doğuşuna doğu gerek
O güneş doğunca artık geceden eser kalmaz
O güneşe yüzün dönünce
Göz kamaşır ve hayranlık artar
Gözlerin Tanrı’dan gücü alınca
Dünya güneşi güçsüz ve çaresiz görünür
Tanrı nuru etkisini gösterince
Toz ve dumandan yıldızlar doğar.
( IV / 583-584-585-588-590-591)
9- Tanrısal sarhoşluğu içinizi meşgul eder:
هین کمالی دست آور تا تو هم
از کمال دیگران نفتی بغم
از خدا میخواه دفع این حسد
تا خدایت وا رهانت از جسد
مر ترا مشغولیی بخشد درون
که نپرد از آن سوی بیرون
جرعه می را خدا آن می دهد
که بدو مست از دو عالم می رهد
Yücelik elde et ki sen de
Başkaların yüceliğinden kaygılanmayasın
Tanrı’dan bu hasetten kurtulmak için dua et
Ki Tanrı seni bu bedenden korusun
Ve seni kendi iç âlemiyle meşgul etsin
Tanrı bir kadeh şaraba öyle bir güç verir ki
Ondan sarhoş olan her iki âlemden kurtulur.
(M IV / 2680- 2681-2682-2683)
10- Sorun olan maddi körlük değil, manevi körlüktür:
کوری کوران ز راحمت دور نیست
کوری حرص است کآن معذور نیست
ماهیا آخر نگر منگر بشست
بدگلویی چشم آخر بینت بست
ای دل از کین و کراهت پاک شو
و آنگهان الحمد خوان چالا ک شو
Maddi körlük Tanrı rahmetinden yoksun değildir
Hırslardan doğan körlük ise affedilmezdir
Ey balık! Sona bak, arkaya dönüp bakma
Pisboğazsın, sonu gören gözün bağlıdır
Ey gönül! Kinden ve nefretten arın
“al-Hamd” süresini oku, hızlan; yaşam dolu ol.
(M IV / 1706-1708-1736)
11- Zeka Tanrı’nın gölgesidir:
عقل سایه حق بود حق آفتاب
سایه را با آفتاب او چی تاب
Akıl Tanrı’nın gölgesidir, Tanrı ise güneştir
Gölge O parlayan güneşe güç yetiremez.
(M IV / 2111)
12-Bu bedenayran ise, ruh tereyağıdır:
جوهر صدقت خفی شد در دروغ
همچو طعم روغن اندر طعم دوغ
روغن اندر دوغ باشد چون عدم
دوغ در هستی بر آورد علم
Senin doğru özün yalana dolana gizlenmiştir
Ayran içinde tereyağın gizlenmiştir
Yağ ayranda yok olsa da
Ayran yağı sonunda ortaya koymuştur.
(M IV / 3030-3046).
13- Gaflette olanlar bilmez:
تو چو کرمی در میان سیب در
و ز در خت و باغبا نی بی خبر
Sen elmenin içinde bir böcek gibisin
Hem ağaçtan hem de bahçıvandan bihabersin.
(M IV / 1870)
14- İnsan aslında bütün âlemi kapsar:
پس بصورت آدمی فرع جهان
وز صفت اصل جهان این را بدان
ظاهرش را پشه آرد بچرخ
باطنش باشد محیط هفت چرخ
Şekil bakımından insan evrenin parçasıdır
Ve gerçek niteliğiyle ise evrenin kendisidir
Görünüşte onu bir sivrisinek döndürebilir
Ama içi yedi âlemi kapsayabilir.
(M IV / 3767-3768)
15- İnançsızlarla nasıl konuşmalı:
آب اگر در روغن جوشان کنی
دیگدان و دیگ را ویران کنی
نرم گو لیکن مگو غیر صواب
وسوسه مفروش در لین الخطاب
Su kaynayan yağa dökülürse
Hem ocağı hem de tencereyi mahveder
Yumuşak konuş ama gerçekleri söyle
Vesveseli sözler söyleme, kibar konuş..
(M IV / 3816-3817)
16- Dünya ve evren canlıdır:
پس زمین و چرخ را دان هوشمند
چونکه کار هوشمندان می کند
Öyle ise yeri ve evrenin akıllı olduğu bil
Zira hep akıllıların yaptıklarını yapmaktalar.
(M IV / 4410)
17- Ölümden sonra hep göz kesilirsin:
پس بدانی چون که رستی از بدن
گوش و بینی چشم می تاند شدن
Bu bedenden bir kez kurtuldun mu
Varlığın hep göz, burun ve kulak kesilir.
(M IV / 2400)
18-Kalbini cilala:
گر تن خاکی غلیظ و تیره است
صیقلش کن ز آنکه صیقل گیره است
تا درو اشکال غیبی رو دهد
عکس حوری و ملک در وی جهد
صیقلی دید آهن و خوش کرد رو
تا که صورتها توان دید اندر او
Eğer maddi bedenin kirli ve kara ise
Temizle, zira temizlenebilir
Öyle ki onda görünmez varlıklar görünsün
Meleklerin ve hurilerin onda belirsin
Demir parlayınca, görüntüsü hoş olur
Hatta yüzler onda görünmeye başlar.
(M IV / 2473-2474-2474)
19- Tanrı görünen nesneleri görünmeyenlerden yaratı:
هیچ نقاشی نگارد زین نقش
بی امید نفع بهر عین نقش
بلک بهر میهمانان و کهان
که بفرجه وا رهند از اند هان
هیچ خطاطی نویسد خط بفن
بهر عین خط نه بهر خواندن
نقش ظاهر بهر نقش غایبشت
و آن برای غا یب دیگر ببست
اول از بهر دوم باشد چنان
که شدن بر پایهای نردبان
و آن دوم بهر سوم می دان تمام
تا رسی تو پایه پایه تا ببام
Sadece çizmek için bir ressam çizer mi resmi?
Yararı ve beklentisi olmazsa çize mi resmi?
Belki gençler için veya konuklar için çizer
Bir an sıkıntıları unutturmak için çizer
Bir hattat mektubu eğlence için yazar mı?
Sade yazı olsun da okunmazsın
Görünen nakışlar, görünmeyenler içindir
Ve o görünmeyenler de başkalar içindir
Birinci nakışlar, ikinci nakışlar içindir
Böylece peş peşe merdivenler dizilmiştir
İkici nakış ise üçüncüyü tamamlamakta
Böylece adım adım en tepeye varılmakta.
(M IV / 2881-2882-2886-2887-2892-2893)
20- İnsanın yükseliş kademeleri:
آمده اول باقلیم جماد
وز جمادی در نباتی افتار
سالها اندر نباتی عمرکرد
وز جمادی یاد نآورد ا ز نبرد
و زنباتی چون بحیوانی فتاد
نآمدش حال نباتی هیچ یاد
باز از حیوان سوی انسانیش
می کشید آن خالقی که دانیش
İnsan önce mineraller âlemine geldi
Oradan da bitkiler âlemine geldi
Yıllarca bitki olarak yaşadı
Orada mineralliğini anımsayamadı
Bitki âleminden hayvanlar âlemine göçünce
Bitkiler âlemini anımsayamadı
Sonra oradan insanlar âlemine geçince
Bildiğin Yaratan onu yanına çekecek.
(M IV / 3637-3638-3646)
Masnevi V
1- İnançsız olanlarşekiller ve resimlerin esiridirler:
دختران را لعبت مرده دهند
که زلعب زندگان بی آگاه اند
کافران قانع بنقش انبیا
که نگارنده ست اندر دیرها
Kız çocuklara oynamaları için cansız bebekler verirler
Çünkü yaşamın gerçek oyunlarından henüz haberleri yoktur da ondan
Tapınakların içinde süslü, çizilmiş peygamberlerin resimleriyle
Kâfirler de oyalanıp gönüllerini tatmin ederler.
(M V / 3597-3599)
2-Şu dört kuşun kafalarını kes:
سر ببر این چار مرغ زنده را
سرمدی کن خلق نا پاینده را
بط و طاوس و زاغست و خروس
این مثا ل چار خلق اندر نفوس
Şu canlı dört kuşun kafalarını kes
Onları ebedileştir ve fanilikten kurtar
Ördek hırstır, horoz ise şehvet
Tavus kuşu gösteriştir, makamlara heves
Karga nefsindir, kafalarını kes.
(M V / 42-43)
3- Ruhsal duygularını geliştir:
جهد کن تا این طلب افزون شود
تا دلت زین چاه تن بیرون شود
خلق گوید مرد مسکین آن فلان
تو بگوی زنده ام ای فلان
گرتن من همچو تنها خفته است
هشت جنت در دلم بشگفته است
جان چو خفته در گل و نسرین بود
چه غمست ار تن در آن سرگین بود
Çabala ki ruhsal duygun gelişsin
Gönlün bu vücut kuyusundan çıksın
Halk “Zavallı, sen öldün, bittin” desin
Ama sen, “Ben hala yaşıyorum” diyesin
“Vücudum yapayalnız uykuda olabilir
Gönlümde sekiz cennet bahçesi açılmıştır”
Ruh, çiçekler ve nesrinler arasında uyunca
Vücut gübrelerde bile yatsa kaygı yoktur.
(M VI / 1735-1736-1737)
4- Kötü dost, yılandan da kötüdür:
حق ذ ات پاک الله الصمد
که بود به مار بد از یار بد
مار بد تنها ترا به جان زند
یار بد بر جان و بر ایمان زند
Ter temiz ve ulu olan Tanrı aşkına dinle
Kötü bir dost, kötü bir yılandan daha kötüdür
Kötü yılan sadece senin canını yakar
Kötü dost, hem canını hem de imanını yakar.
(M V 2634-)
5- Tanrı âşıkları için Tanrı yeter:
عاشقانرا شادمانی و غم اوست
دست مزد و اجرت خدمت هم اوست
Tanrı aşıkları için mutluluk ve gam Tanrıdır
Günlük kazanç ve hizmetin karşılığı da O’dur.
(M V / 586)
6- Tanrı’yı sevenler için ölüm korkutucu değildir:
تلخ نبود پیش ایشان مرگ تن
چون روند از چاه و زندان در چمن
گوید ای یزدان مرا در تن مبر
تا درین گلشن کنم من کر و فر
Tanrı âşıkları için ölüm sıkıcı değildir
Zira onlar bu kuyu ve hapishaneden çıkıp bahçeye göçerler.
Onlar, “Tanrımız bizi bir daha bedene koyma
Ki biz bu bahçende şen ve mutlu yaşayalım”. (M V / 1713-1723)
7- Bedeniniz acı çeksen ama ruhunuz incinmezsin:
نعمت حق را بر جان و عقل ده
نه بطبع پر ز حیر پر گره
بار کن پیگا ر غم را بر تنت
بر دل و جان کم نه آن جان کندنت
Tanrı nimetini aklına ve ruhuna aktar
Kırımlarla ve bağlarla yoğrulmuş huyuna değil
Gam ve keder oklarını bedenine hedef et
Canını üzen o okları ruhuna ve gönlüne aktarma.
(M V / 1092-1093)
8- Sadece Tanrı sevgisi kalıcıdır:
هر چه جز عشقست شد ماکول عشق
دو جهان یک دانه پیش نول عشق
Aşktan başka ne varsa, aşk yutar
İki âlem aşkın gagasında bir dane gibidir.
(M V / 2726)
9- İnançsızlığı yok eder:
هر که اندر عشق یابد زندگی
کفر باشد پیش او جز بندگی
Kim ki Aşkta hayat bulursa
Onda kulluktan başka her şey haramdır.
(V / 1666)
10-İnsan neden farklı amaçlara koşar?
قبله جان را چون پنهان کرده اند
هر کسی رو جانبی آورده اند
Can kıblesi gizli tutulduğundan
Her kes ayrı ayrı yönlere yönelmiştir.
(M V / 328)
11- İnsanın safari:
تو از آن روزی که در هست آمدی
آتشی یا باد یا خاکی بدی
گربر آن حالت ترا بودی بقا
کی رسیدی مر ترا این ارتقا
ا ز مبدل هستی اول نماند
هستی بهتر بجای آن نشاند
از جمادی بی خبر سوی نما
وز نما سوی حیات و ابتلا
باز سوی عقل و تمیزات خوش
باز سوی خارج این پنج و شش
در فناها این بقارا دیده
بر بقای جسم چون چفسیده
هین بده ای زاغ این جان باز باش
پیش تبدیل خدا جان باز باش
تازه می گیر و کهن را می سپار
که هر امسالت فزونست از سه پار
Sen var olduğundan bu yana
Ya ateştin, ya rüzgâr ya da topraktın
Eğer o makamlarda kalsaydın
Bu yükselişe ulaşamazdın
Yaşam evrelerinden iz kalmadı
Daha iyi bir yaşama ulaştın
Mineraller âleminden sessizce bitkiler âlemine
Ve oradan da bu yaşama ve dertlere düştün
Sonra akla ve hoş muhakemeye ulaştın
Yoklukta bu var olmaları gördün
Öyleyse neden bu bedene yapışıp kaldın?
Ey karga şimdi bu canı şahine teslim et
Tanrı’nın hayat değişimi isteğine teslim et
Eskiyi ver gitsin, yeni yaşamı kabul et
Her yıl, geçen üç yıldan daha iyidir.
(M V / 789-790-791-800-801-807-808-809)
12- Beden ve ruh:
از این بدن اندر عذابی ای بشر
مرغ روحت بسته با جنس دگر
روح بازست و طبایع زاغها
دارد از زاغان و چغدان داغها
Ey insan! Bu bedenden dolayı ıstırap çekmektesin
Hâlbuki senin ruhun kuşu başka cinslere aittir
Ruhun atmaca gibidir ama kargaların esaretindedir
Kargaların ve baykuşların etkisindedir.
(M V / 842-843)
Masnevi VI
1- Gıdalarımızın aslı toprak ve tozdan ibarettir:
این دهن خود خاک خواری آمدست
لیک خاکی را که آن رنگین شدست
این کباب و این شراب و این شکر
خاک رنگین است و نقشین ای پسر
چونک خوردی و شد آنها لحم و پوست
رنگ لحمش داد و این هم خاک کوست
هندو و قفچاق و رومی و حبش
جمله یک رنگ اند اندر گور خوش
رنگ با قی صبغته الله است و بس
غیر آن بر بسته دان همچون جرس
Bu ağzımız ezelden beri toprak yemiştir
Fakat renklerle süslenmiş toprak cincinden
Şu kebaplar, içecekler ve tatlılar
Oğlum! Hep süslenmiş renklenmiş topraktır
Onları yeince ete ve deriye dönüşür
Yedikten sonra renkler ete dönüşür, toprak ise yok olur
Kıpçak, Hindu, Anadolulu ve zenciler
Hepsi mezarda hoş ve tek bir renge bürünürler
Geçek renk Tanrı’nın rengidir
Diğerleri ise ziller gibi sustan ibaret nesnelerdir.
(M VI / 4705- 4706- 4707-4709-4711)
2- Öteki âlemde geçer akça aşktır:
مایه در بازار این دنیا زرست
مایه آنجا عشق و دو چشم ترست
Bu dünya çarşısının akçası altındır
Öteki âlemin akçe ise aşk ve ağlayan iki gözdür.
( M VI / 839).
3- Sırlara ulaşmak için manevi gözlerini aç:
آنک او را چشم دل شد دیدبان
دید خواهد چشم او عین العیان
Gönül gözü açılmış kimsenin
Fiziksel gözleri de gizleri görmeye başlar.
(M VI /4405)
4- Tanrı’nın niteliği aşktır:
توبه کرم و عشق همچون ا ژ دها
توبه وصف حلق و آن وصف خدا
Tövbe bir böcek ise aşk ejderdir
Tövbe halkın niteliğidir, aşk ise Tanrı’nın.
(M VI / 970)
5-Unvanlar ve makamlar kaygıların ve kahrolmanın kaynağıdır:
نام میری و وزری و شهی
در نهانش مرگ و درد و جان دهی
بنده باش و بر زمین رو چو سمند
چون جنازه نه که بر گردن برند
Emirlik, vezirlik ve şahlık unvanları
Özünde ölüm, dertler ve sıkıntılar kapsar.
Kul ol ve yeryüzünde at gibi yürü
Omuzlara taşınacak cenaze gibi olma.
(M VI / 323-324)
6-Senin içinde bir gizli sen daha var:
توی تو در دیگری آمد دفین
من غلا م مرد خود بینی چنین
Senin benliğin bir başka benlikte gömülü
Gerçek benliği tanıyanın ben kölesi olayım.
(M VI / 3776)
7-Ölümden değil vücudundan kork:
از وجودی ترس کاکنون در وی
آن خیالت لا شی و تو لا شی
لا شی بر لا شی عاشق شدست
هییچ نی مر هیچ نی را ره زدست
چون برون شد این خیالات از میان
گشت نامعقول تو بر تو عیان
İçinde var olduğun bedenden kork
Bu hayalden oluşan bedenin bir şey değil
Yani bir şey olmayan, bir şey olmayana âşık olmuştur
Böylece bir şey olmayan varlığın bir şey olmayan varlığın yolunu kesmiştir
Bu duygular aradan kalkınca
Aklın gerçekleri keşfetmeye başlar.
(M VI / 1447-1448-1449)
8- Elinde öğütülecek taneler yoksa göksel değirmen sana bir şey veremez:
همچو مرغ خاک کآید در بحار
زآن چه یابد جز هلاک و جز خسار
آسیای چرخ بر بی گندمان
مو سپیدی بخشد و ضعف میان
Karaya ait kuş denize düşerse
Eline felaket ve ölümden başka ne geçer?
Ellerinde taneleri olmayanlara gök değirmeni
Sadece saçların beyazlığını verir.
(M VI / 4430-4432)
9- Bu alemdeki kargışa zıtlıklardan doğar:
این جهان جنگ است کل چون بنگری
ذره با ذره چو ن دین با کا فری
ذره کآن محو شد در آفتاب
جنگ او بیرون شد از وصف و حساب
آن جهان جز باقی و آباد نیست
ز آنکه آن ترکیب از اضداد نیست
این تفانی از ضد آید ضد را
چون نباشد ضد نبود جز بقا
Dikkatle bakınca bütün alemi savaşta olduğunu göreceksin
Zerreler zerrelerle, imanlıların kafirlerle savaştıkları gibi
Güneşte yok olup giden zerrelerin
Savaşları sona erir, nitelikleri ve nicelikleri kalmaz
Öteki alemde kalıcılık ve hoş yaşamdan başka bir şey yok
Zira öteki alemde yaradılıştan beri zıtlıklar yok
Bu yok oluşlar zıtlıklardan doğar
Zıtlıklar ortadan kalkınca ölmezlik doğar.
.
(M VI / 36- 40-56-57)
10-Bu alemde huzur ve sükun arama:
عاشقان در سیل تند افتاده اند
بر قضای عشق دل بناهده اند
همچو سنگ آسیا اندر مدار
روز شب گردان و نالان بی قرار
چون قراری نیست گردون را از او
ای دل اختر وار آرامی مجو
Aşıklar şiddetli akan sele kapılmışlardır
Aşkın kederine gönül vermişlerdir
Değirmen misali dönmektedirler
Gece gündüz ağlayıp sızlanmaktadırlar
Mademki evren aşktan dolayı hareket halindedir
Ey gönlüm! Sen de yıldızlar gibi dön, rahat arama.
(M VI / 910-911-914)
11- Maddi şekiller mana alemin yansımasıyla meydana gelir:
صورت از بی صورت آید در وجود
هم چنان کز آتشی زاد است دود
صورت فکر است بر بام مشید
و آن عمل چون سایه ارکان پدید
بی نهایت کیشها و پیشها
جمله ظل صورت اندیشها
بی جهت دان عالم امر ای صنم
بی جهت تر باشد آمر لا جرم
Şekiller, şekilsizlikten ortaya çıkar
Dumanın ateşten meydana geldiği gibi
Düşüncenin imgeleri yüksek tepelere çıkar
Ve etkileri fiziksel nesnelere yansır
Sayısız dinler ve meslekler vardır
Bunlar hep düşüncelerin yansımalarıdır
Dostum! Bil ki emirler alemi boyutsuzdur
Emir veren ise daha da boyutların dışındadır.
(M VI/ 3712-3730-3728- IV 4/ 3693)
12- Her şekil Tanrı’nın işlevine bağlıdır:
فاعل مطلق یقین بی صورت است
صورت اندر دست او چون آلتست
تا مدد گیرد از او هر صورتی
از کمال و از جمال و قدرتی
Bağımsız Fail şüphesiz şekilsizdir
Şekiller ise O’nun elinde aygıtlar gibidir
Öyle ki her şekil O’ndan yardım alır
O’nun kemalinden, görüntüsünden ve gücünden.
(M VI / 3742- 3744)
13-Ruh bedenden daha şuurludur:
جان چه باشد با خبر از خیر و شر
شاد از احسان و گریان از زرر
چون سر و ماهیت جان مخبرست
هر که او آگاه تر با جان تر است
روح را تاثر آگاهی بود
هر کرا این بیش اللهی بود
Can nedir? Kötülüğü ve iyiliği bilendir
Zararlara ağlar, iyiliklerden mutlu olur
Madem ki can sırların ve niteliklerin habercisidir
Kişi ne kadar bilinçliyse o kadar canlıdır
Ruh algılamada etkindir
Ruhu güçlü olan kişi Tanrı’ya daha yakındır.
(M VI / 148-149-150)
14-Evrende her şey hareket halindedir, nasıl olur da insan hareket etmesin?
گر نمی بینی تو تدویر قدر
در عناصر جوشش و گردش نگر
ز آنک گردشها آن خاشاک وکف
باشد از غلیا ن بحر با شرف
اختران هم خانه خانه می روند
مرکب هر سعد و نخسی می شوند
تو که یک جزوی دلا زین صد هزار
چون نباشی پیش حکمش بی قرار
Kaderin hareketliğini göremiyorsan
O zaman öğelerin coşkusunu ve dönüşüne bak
Bütün bu tozların ve köpüklerin dönüşü
Şerefli olan O Denizin köpürmesinden oluşur
Yıldızlar da evden eve göçerler
İyiliğin ve kötülüğün habercisi olurlar
Sen ki bu binlerce öğelerin parçasısın
Tanrı’nın burukları karşısında hareketsiz kalamazsın.
(M VI / 916- 917- 920- 927)
15-Vahdet üzerinde:
این دوی اوصاف دید احولست
ورنه اول آ خر آخر اولست
Bu ikilik şaşı olanın niteliğidir
Yoksa başlangıç sondur, son ise başlangıçtır.
(M VI / 819)
16- Tanrı aşıkları için ibadetin bir zamanı yoktur:
17-
پنج وقت آمد نماز و رهنمون
عاشقانرا فی صلا ة دايمون
نیست زر غبا وظیفه عاشقان
سخت مستسقیست جان صادقان
نیست زر غبا وظفیه ماهیان
ز آنک بی دریا ندارند انس جان
Namaz beş vakittir ve yol göstericidir
Aşklar için ise hep namaz halindedirler
Haftada bir kez namaza gitmek aşıklara yaraşmaz
Onların ruhları hep aşka susamıştır
Balıklar da haftalık ibadette yönelmezler
Çünkü onlar denizsiz zaten yaşayamazlar.
(M VI / 2669- 2671-2672)
Aşk İle İlgili Bazı Rubaileri
Divan 361
عشق آمد و شد چو خونم اندر رگ و پوست
تا کرد مرا تهی و بر کرد از دوست
اجزای وجود من همه دوست گرفت
نامیست ز من برمن و باقی همه اوست
Aşk geldi ve kan gibi damarlarımda ve derimde yerleşti
Varlığımı boşaltıp içimi dost ile doldurdu
Vücudumun parçalarına hep dostum sardı
Varlığımdan sadece adım kaldı, gerisi hep dost oldu, gitti.
Divan 45
در جان توجانیست بجو آن جانرا
در کوه تو کانیست بجو آن کانرا
صوفی رونده گر توانی مى جوی
بیرون تو مجو ز خود بجو تو آ نرا
Canında başka bir can daha var git onu ara
Dağında bir maden var git onu ara
Eğer gerçek bir sofiyi arıyorsan
Dışarıda arama, kendi özünde ara
Divan 1122
از بلبل سرمست نوای شنوم
وز باد سماع دلربای شنوم
در آب همه خیال یاری بینم
وزگل همه بوی آشنای بینم
Mest olmuş bir bülbülün sesini duyuyorum
Ve sema rüzgârında gönül alıcı duyuyorum
Su da dostumun hayalinden başka bir şey görmüyorum
Ve güllerin kokusunda o tanıdığımdan başkasını görmüyorum.
Divan ….
چون صبح ولا ی حق دمیدن گیرد
جان در تن زندگان پریدن گیرد
جای برسد مرد که در هر نفسی
بی رحمت چشم دوست دیدن گیرد
Sabah vakti Tanrı’nın nuru parlamaya başlayınca
Ruhum bedenimde canlanmaya başlar
İnsan öyle bir makama ulaşıyor ki
Zahmetsiz dostun gözleri görünmeye başlar.
.
Divan 810
مرا غم عشق تو امان می ندهد
وآن کیست که در غم تو جان می ندهد
از هجر تو شد هزار دل گشت خراب
وز وصل تو هیچ کس نشان می ندهد
Bana aşkın gamı aman vermiyor
Kim var ki senin için can vermez?
Binlerce gönül hicranından yıkıldı
Ve sana ulaşmak için hiç kimse yol göstermez.
Divan 1358
از شبنم عشق خاک آدم گل شد
صد فتنه و شور در جهان حاصل شد
صد نشتر عشق بر رگ روح زدند
یک قطره از آن چکید و نامش دل شد
Aşk çığıyla Âdemin toprağı yoğruldu
Dünyada yüzlerce fitneler, fesatlar koptu
Ruhun damarına yüzlerce neşter vuruldu
Ondan bir damla kan aktı, adı “gönül” koyuldu.
Divan 1821
تو آب نه ای خاک نه ای تو دیگری
بیرون ز جهان و گل در سفری
قالب جویست و جان درو آب حیات
آنجا که توی از ین دو هم بی خبری
Sen ne topraksın, ne de su; sen bir başkasın
Sen bu dünya ve toprağın dışında yolcusun
Bedenin ırmak yatağıdır, ruh ise içinde akan su
Var olduğun yerde sen bunlardan habersizsin.
Divan 562
گه ترکم و گه هندو گه رومی و گه زنگی
از نقش توست ای جان اقرارم وانکارم
Bazen Türk’üm, bazen Hindu, bazen Anadolulu bazen ise zenci
Sevgilim, hep senin görüntüne bağlıdır kabul etmem veya inkâr etmem.
Divan 583
بر گور من آن کو گذرد مست شود
ورایست کند تا بابد مست شود
در بحر رود بحر بمد مست شود
در خاک رود گور و لحد مست شود
He who passes by my grave becomes drunk
He rises up to the other world and becomes eternally drunk
If he enters the sea; the sea becomes wavy and drunk
If he goes under the ground, his grave and the tomb becomes drunk.
Divan 674
در عشق نه پستی نه بلندی باشد
نی بیهشی نه هوشمندی باشد
قرای و شیخی و مریدی نبود
قلا شی و کم زنی و رندی باشد
In love there is neither a height nor lowness
In love there is neither unconsciousness nor awareness
There is no teaching, no disciple and no master
Instead there is intoxication, modesty and divine drunkenness.
Divan 712
رو دیده بدوز تا دلت دیده شود
زآن دیده جهان دیگرت دیده شود
گر تو ز پسند خویش بیرون آی
کارت همه سربسر پسندیده شود
Go and stitch (close) your physical eyes
So that your heart may turn into two other eyes
And through those eyes you may see the other worlds.
If you stop liking and praising your own self
All your deeds will become well praised and right.
Divan 565
این تنهای هزار جان بیش ارزد
این آزادی ملک جهان بیش ارزد
در خلوت یکزمانه با حق بودن
ازجان و جهان و این و آن بیش ارزد
This loneliness is more precious than thousands of creatures
This freedom is more valuable than the whole properties of the world
To be with God for a while in privacy
Is more precious than life, this world and even all the possessions.
Divan 1
آن دل که شد او قابل انوار خدا
پر باشد جان او ز اسرار خد ا
زنهار تن مرا چو تنها مشمر
کو جمله نمک شد بنمک زار خدا
The heart that begins to deserve the light of God
His soul is filled with the secrets of his Lord
Never think that our body is all alone
For it has turned into salt in the salt-mine of God.
Divan 25
ای دوست بدوستی قرینیم ترا
هر جا که قدم نهی زمینیم ترا
در مذهب عاشقی روا که باشد
عالم تو بینیم و نه بینیم ترا
O friend! We are close to you because of your friendship
Wherever you step we become ground under your foot
It is not fair in the sect of love
That we see your world and do not see you.
Divan 28
این آتش عشق می پزاند مارا
هر شب بخرابات کشاند ما را
با اهل خرابات نشاند ما را
تا غیر خرابات نداند ما را
The fire of love keeps burning in us
Every night to the tavern it draws us
To the company of tavern-haunters it leads us
So that nobody else there but only they know us.
Divan 57
عشقست طریق و راه پیغمبر ما
ما زاده عشق و عشق شد مادر ما
اینما در ما نهفته در چادر ما
پنهان شده ازطبیت کافر ما
Love is the path and way of our Prophet
We are born of love and love is our mother
The mother is hidden in our tent (body)
To hide herself from our infidel nature.
Divan 106
علمی که ترا گره گشاید بطلب
زآن پیش که از تو جان بر آید بطلب
آن نیست که هسست می نماید بگزار
آن هست که نیست می نماید بطلب
Ask for the knowledge that unties your knots
Before you die look for the knowledge of those sorts
Don’t ask for the non-existent things that seem to be existent
Ask for those that are existent but look non-existent.
Divan 79
آن لقمه که در دهان نگنجد بطلب
و آن علم که در نشان نگنجد بطلب
سریست میان دل مردان خدا
جبریل درآ نمیان نگنجد بطلب
Ask for the morsels that cannot be contained in the physical mouth
Ask for the knowledge that cannot be detected by the physical eyes
There are secrets in the hearts of God-loving men
Even the angel Gabriel fails to understand those secrets of men.
Divan 85
اندیشه و غم را نبود هستی و تاب
آنجا که شراب و ربابست و کباب
عیش ابدی نوش کنید ای اصحاب
چون سبزه و گل نهید لب بر لب آب
Where there are music, kebab and wine
There is no way for worries and woes
Choose the eternal drink gentlemen
Before the mud and freshness of your lips
Join the lips of river and running waters.
Divan 1645
مستم ز می عشق خراب افتاده
بر خواسته دل از خور و خواب افتاده
در دریای که پا سر پیدا نیست
جان رفته و تن بر سر آب افتاده
I am intoxicated and badly fallen because of love-wine
My heart has no more interest in sleeping or eating
In the ocean that has no boundaries and no end
My soul has drowned but only my body on water is floating.
Divan 1181
بر یاد لبت لعل نگین می بوسم
آنم چو بد ست نیست این می بوسم
دستم چو بر آسمان تو می نرسد
می آرم سجده و زمین می بو سم
Remembering your lips the red diamond of my ring I kiss
Since I can’t reach your lips, helplessly this I kiss
And when I fail to reach your high sky
I prostate down on the earth, and then the earth I kiss.
Divan 1905
عشق آن نبود که هر زمان بر خیزی
و ز زیر دو پای خویش گرد انگیزی
عشق آن باشد که چون در آی بسماع
جان در بازی و ز دو جهان بر خیزی
Love does not mean that you should rise up anytime
And raise dust from under your feet every time
Love means that when you begin to perform Sema
You risk your life and rise up from the two worlds.
Bibliography
M:(Masnevi): Nicholson R.A. “The Mathnawi of Jellal’uddin Rumi” Luzac and Co., 1943 London and “Masnewi-yi Manawi”,Nasrullahpur Javedi,
Amir Kabir, Tehran.
Divan: “Kulliyat-i Divan-e Shams-i Tabrezi” Amir Kabir, Tehran.
Türkmen, Erkan. “The Essence of Rumi’s Masnevi”, Ministry of Culture of the Turkish Rebublic of Turkey, 2002 Ankara.